19 Şubat 2017 Pazar

Banyo Dolabım - Şubat 2017



Merhaba, 
Az önce instagram hesabımda bir gönderi paylaştım ve size sordum. Bu ürünlerden detaylı olarak bahsetmemi ister misiniz diye. Sizde "isteriz" deyince bende hemen biraz bahsetmek istedim. Çünkü böyle detaylı yazılar instagram'da yazılamıyor.

Öncelikle banyo dolabımın kahramanları çoğu zaman değişiyor. Bu sebeple başlık atarken Şubat 2017 diye de eklemek istedim. Mevsimlere göre ve hormonal dengeye göre cildin ihtiyaçları değiştiği için kullandığım ürünleri de buna göre değiştiriyorum.

Şimdi banyo dolabımın ilk 2 rafına şöyle bir bakalım:

Şimdi üst kattan yorumlara başlayalım öyleyse:

* Moshos Garden | Ultra Facial Gel: Moshos Garden markasının bu ürünü esasında karma ve yağlı ciltlere uygun. İçerisindeki yeşil mandalina ve misket limonu özleri sayesinde ferahlatıcı ve arındırıcı bir yapısı var. Ben genelde yüzümü yağlı hissettiğimde, arındırmak istediğimde bu ürünü kullanıyorum.

* Kiehl's | Turmeric & Cranberry Seed Mask: Kiehl's markasının zerdeçal ve kızılcık tohumları içeren enerji ve aydınlık verici maskesi. Yüzümde benim "tırtıklı görüntü" dediğim, pütürleşme, ağırlaşma hissettiğim zamanlarda yaptığım cildi güzel arındıran, aydınlatan, temizleyen bir maske. Asıl vaadi renk açıcı olması. Yani düzenli kullanımda sivilce lekeleri, güneş lekeleri vb karşı renk açmak. Ama ben düzenli kullanmadım hiç. Bu sebeple böyle bir etkisi var mı bilemiyorum. Ama en sevdiğim peeling maske diyebilirim. Tek eksi yönü ise kuruduktan sonra kızılcık tohumları yüzünüze yapışıyor ve çok zor temizliyorsunuz.

* the Body Shop | British Rose Mask: Body Shop'ın yaz sonunda satışa sunduğu bu maske serisi, bir çok markayı geride bıraktı bence. Çünkü kullandığım tüm maskelerinden memnun kaldım. Dönem dönem değişikliklere giderek, rotasyona sokarak tüm maskelerini kullanıyorum. British Rose cildi nemlendirmenin yanı sıra, parlak ve bakımlı gösteren bir maske. Yani güzellik uykusunu almışsınız, dün bol bol su içmişsiniz de cildiniz çok hoş görüntüsü veriyor. Kokusu ve içindeki gül parçacıkları da cabası.


* the Body Shop | Himalayan Charcoal Mask: Yine bu serinin en sevdiklerimden birisi oldu. Daha önceleri sürekli Glamglow - Supermud alırken, bu ürünle tanıştıktan sonra onu almayı bırakmaya karar verdim. Çünkü bu Glamglow kadar haşin bir maske olmamasına, cildinizi o kadar yakıp yormamasına rağmen, arındırma özelliği, siyah noktaları temizleme özelliği ve sivilcelere mücadelesi en az onun kadar başarılı. Ve fiyatı da yarısı.

* Gulsha | Rosa Damascena Gül Suyu: Isparta güllerinden elde edilen Gulsha ürünlerini yaz başından beri severek kullanıyorum. Ürünlerinde hiçbir katkı maddesi yok ve diğer markaların aksine esansiyel gül yağı ayrıştırılamadan üretilmiş. Bu sebeple markayla tanıştıktan ve inceledikten sonra gül suyu tercihim hep bu yönde oldu. Yüzümü temizleme ürünüyle yıkadıktan sonra, gül suyundan fıslayıp nemlendiriyorum.

* Dr. Brandt | Oxygen Facial: Dr. Brandt markasının bu oksijen maskesi yine yazın keşfettiğim ve sephora.com da hakkında yazılmış yorumları okuduktan sonra merak edip edindiğim bir üründü. Malum yüzünüze sürdükten sonra köpürüp kabaran maskeler son aylarda oldukça moda oldu. Bu da onlardan biri. Nemli yüze hızlıca uyguluyorsunuz ve yüzünüzü gıdıklayıp duran kabarma işlemi başlıyor. 10 dakikaya tüm köpükler kabarıp sönüyor ve sonrasında yüzünüzü yıkıyorsunuz. Ardında ise pırıl pırıl tertemiz bir cilt bırakıyor. Ben bu maskeyi ilk denediğimde aman çok farketmedi demiştim. Birkaç saat sonra aynaya baktığımda ay ne sürdüm bugün ne güzel cildim makyajlı gibi dedim ve aklıma geldi. Bu maskeyi kullanmıştım. 

* Nascita | Brush Shampoo: Nascita'nın fırçalarını çok severek kullanıyorum bu da markanın fırça şampuanı. Fırçalarınızı yıkamak için bir temizleyici. Eğer beyaz sabunun fırçalarınızı sertleştirdiğini düşünüyorsanız, bunu kullanabilirsiniz. Bunla yıkanan fırçalar yumuşaklığını koruyor.

* La Prairie | Foam Cleanser: İstisnasız şimdiye kadar kullandığım en iyi temizleyici. Daha iyisi yok. Ama her geçen gün artan fiyatı sebebiyle bir daha almam diye düşünüyorum. Bunu ilk annem sayesinde tanımıştım, annemin düzenli kullandığı bir üründü. Bir gün denedim ve bayıldım. Hem cildinizde makyaj bile olsa onu da söküp atıp tertemiz yapıyor hemde ardından yumuşacık, sanki yıkanmış da nemlendirilmiş gibi bir cilt bırakıyor. 10/10 kesinlikle!


* Neutrogena | Tek adımda makyaj temizleyici: Bu da çok sevdiğim ve her zaman olduğu gibi piyasadan kalkan ürünlerden birisi oldu. Neyse ki geçmiş yıllardaki indirim dönemlerinde bol bol yedeklediğim için şimdilik elimde stoğum mevcut. Eğer sadece yüz makyajım veya kolay temizlenen rimelden oluşan bir göz makyajım varsa, bu mükemmel şekilde cildinizi arındırıp temizliyor. Tek eksi yanı sonrasında cildi kağıt gibi kurutması. Ardından mutlaka nemlendirici kullanmak gerekiyor.

* the Body Shop | Camomile Yüz Temizleme yağı: Beni uzun zamandır takip edenler bilir, pamuğun cilde verdiği zararları öğrendikten sonra pamuğu cilt bakım rutinimden çıkardım. Çok zorlu bir göz makyajım olmadığı sürece de asla pamuk kullanmıyorum. Makyaj çıkartıcı olarak da misellar su veya temizleyiciler değil, makyaj temizleme yağı kullanıyorum. Bir çok markanın bu tarz yağları artık mevcut. Kuru elinize döküp, kuru ve makyajlı yüzünüze sürüp masaj yapıyorsunuz. Sonra da yüzünüzü duruluyorsunuz. Ta-da. Bütün makyajınız yüzünden akıp gidiyor, geriye tertemiz sanki yüz temizleme jeliye yıkanmış gibi bebiş bir cilt kalıyor. Asla geride yağlı hissiyat kalmıyor. Bu bitince de Kiehl's ın yeni çıkan Midnight Recovery Cleansing Oil'ini denemeyi düşünüyorum. Bakalım o nasıl?

* Lancome | Creme - Mousse Confort Comforting Cleanser: Az önce bahsettiğim La Prairie temizleme kremine en benzer ürün işte bu. Fiyat olarak da çok daha uygun. Özellikle trendyol gibi kampanyalı sitelerden alırsanız (ben hep oradan alıyorum, hatta dün yenisini sipariş verdim) çok daha makul fiyatlara bulabilirsiniz. Cildinizi asla kuratmadan, germeden güzelce temizliyor ve aynı zamanda nemlendiriyor. Bittikçe alınacaklardan.

* Murad | Skin Smoothing Polish: Bunu ilk olarak -iluvsarahii- de sonra da Teni Panosian'da görmüştüm. İkiside siyah noktalar için en memnun kaldıkları peeling olduğunu söylemişlerdi. Hoş Dr. Brandt'in microdermabrasion peeling'i de aklımda, ama fiyatı biraz fazla uçuk. Her neyse, bu peeling'de en severek kullandığım cildi güzel arındırıp temizleyen, ölü derileri alan ürünlerden bir tanesi. Yapısı oldukça katı ve macunumsu, nemli cilde güzelce masaj yaparak kullanıyorum.

* Murad | AHA/BHA Exfoliating Cleanser: Bu da içerisinde meyve asitleri olan, Murad markasının renk açma serisine ait bir ürün. Renk açıcı kremler atopik cildime çok yetersiz ve kurutucu geldiğinden sadece peeling ve serum'ları (iyi bir nemlendirici ile) kullanabiliyorum. Bu da aldığımdan beri haftada 1-2 kez düzenli kullandığım için minicik tanecikleri olan, cildi eksfoliye eden bir temizleyici. Lekelerden şikayet edenler tercih edebilir.

* Gülsha - Purifying Rose Dust: Kurutulmuş güllerden ve beyaz kilden oluşan bir toz. Günlük temizleyici olarak kullanabiliyorsunuz ama ben genelde 2-3 günde bir kullanıyorum. Elinize bu tozdan 1 çay kaşığı alıp, su veya gül suyu ile karışıtıp yüzünüze masaj yapıyorsunuz. Tanecikleri ince olduğundan cildi çizmiyor ama tertemiz ve parlak bir cilt veriyor. 

* Mario Badescu | Whitening Mask: Beyazlatma veya renk açma etkisini bilemem ama bu hayatımda kullandığım en iyi siyah nokta maskesi. İstisnasız. Siyah noktalarda bu kadar iyi temizlik yapan ve başarılı olan bir ürün daha kullanmadım. Burunların beyaz altı prensi bence.

* Lush | Santa's Lip Scrub: Aslında ben markanın Bubblegum ismindeki sakız kokulu peeling'ini seviyorum ama elimdeki bittiği ve lush ülkemizde olmadığı için (burada ağlayan surat var) bu kola aromalı olanı kullanıyorum. Bir dudak peeling'inden beklenecek herşeyi yapıyor. 

* L'oreal | Detox Mask: L'oreal'in bu maskesini yaz sonundan beri kullanıyorum ve en sevdiğim uygun fiyatlı maske oldu. Cilde detox etkisi sağlayan, ölü derilerden arındıran, siyah noktalara belli bir ölçüde müdahele eden, yorulmuş cildi canlandıran bir ürün. İndirim döneminde fiyatının 18TL olduğuna bakarsak, fiyat-performan açısından bence mükemmel bir uyumu var. İnstagram'da sende sivilce yaptı mı diye bir yorum geldi ama bende hiç böyle bir problem yaratmadı. Bittikçe alınacaklardan.

İşte benim "Şubat 2017" banyo dolabım bu şekildeydi. Mart ayıyla beraber dolabımda da değişiklikler olacak elbette. Dilerseniz bu yazılara devam edebilirim.

Bu görseli instagram'da paylaşınca, kremler de sorulmaya başlandı. Kremler komidinimde durduğu için isterseniz bu aralar en severek kullandığım yüz, göz kremleri, serumlarını da anlatabilirim. Bana fikrinizi instagram'dan yazabilirsiniz, talebe göre bende hareket ederim.

Sevgiler.

17 Şubat 2017 Cuma

Kolajen Soruları - 2



Herkese tekrardan merhaba,

Dünkü yazıma göstermiş olduğunuz ilgi için teşekkürler. Her zaman ruj, allık, paylaşacak değiliz elbette. Bu seferde ülkemizde az bilinen fakat etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış bir sağlık, güzellik faydasından bahsetmek istedim. Yazıda da kendi fikirlerimi katmadan sadece bilimsel verilerle konuyu açıklamaya çalıştım. Umarım merak edenler için faydası olmuştur.

Dünkü paylaşımdan sonra pek çok soru geldi, bende bu sebeple o soruları burada listeleyip, araştırıp yanıtlamak istedim.


          1. Kolajen takviyesi kilo aldırır mı?


Hayır aldırmaz. Yapılan araştırmalar sonucunda kilo alma ve kolajen arasında hiçbir bağ gözlenmemiştir. Aksine kolajen proteinin tok tutma özelliği olduğu için, deneklerin daha az acıktığı ve az yemek yediği gözlenmiştir.


          2. Kolajenin çatlaklar ve deri toparlamada bir etkisi var mı?

Mucizevi olmasa da, evet var. Özellikle hamilelik döneminde - doktor tavsiyesi ve kontrolü altında - kolajen takviyesi alan kadınlarda çatlakların minimum seviyede olduğu gözlenmiş. Kolajenin deriyi nemli tutma ve deri kalitesini arttırması sebebiyle deride deformasyon normale göre çok daha az gözlenmektedir. Aynı zamanda kilo verme sürecinde olup kolajen takviyesi alan kişilerde sarkma çok daha az olup, deri daha kolay toparlanmış. (Bu beni de çok ilgilendiren bir konu.)

          3. Hangi yaşta kolajen kullanımına başlamalıyım?

Yapılan araştırmalara göre kadın vücudundaki kolajen 21 yaşından itibaren azalmaya başlamaktadır. Ve bu her sene 1-1.7% oranında azalarak düşmeye başlar. Yani 30 yaşınıza geldiğinizde vücudunuzdaki kolajen eksikliği gözle görülür bir hale gelmiş olmaktadır. Nemsizlik, hem deri kalitesinin düşmesi, deride elastikiyet kaybı belirgin şekilde görünmeye başlar.

40 yaşına ulaştığınızda ise vücudunuzdaki kolajenin 10% ila 20%'sini kaybetmiş olursunuz. 50 yaşınıza ulaştığınızda ise vücudunuzdaki kolajenin yarısını kaybetmiş olursunuz. Menopoz döneminde östrojen değerlerindeki düşüş sebebiyle senede vücudunuzdaki kolajenin %30'unu kaybetmeye başlarsınız. Menopoz döneminin bitimi sonrasında ise bu değer senede %2 olarak devam eder.

Yani ileriki yaşlarda elastikiyetini kaybetmiş, sarkık bir deriye sahip olmamıza sebep olan şey vücuttaki kolajen eksikliğidir. Çünkü yaş ilerledikçe vücudun kolajen üretimi düşmektedir. Bu sebeple DOKTORUNUZA DANIŞARAK, 20'li yaşların başından itibaren alacağınız kolajen takviyesi sayesinde ileriki yaşlarda daha nemli, daha sıkı bir cilde sahip olabilirsiniz. 


          4. X ürünü mü almalıyım? Yoksa X ürünü mü?

Bir önceki yazıda kendi kullandığım üründen bahsettim ama ne yazık ki diğer ürünler hakkında bu mu iyi şu mu iyi konusunda bilgim yok. O markayı tercih etmiyorsanız, dilerseniz ürünler hakkında yorumları okuyabilir, doktorunuzun tavsiyesine uygun başka markanın ürünlerine de bakabilirsiniz. C vitamini eklenmiş olanları, Hyaluronik asit ekleniş olanları, toz, hap vs bir çok çeşidi mevcut.


          5. Toz mu alalım hap mı alalım? Hangisi daha iyi?

Bunu araştırdım fakat şu daha iyidir diye bir veri bulamadım. Yani size daha kolay olanı doktorunuzun yönlendirmesiyle tercih edebilirsiniz.


          6. Ben vejeteryanım, ne yapacağım?

Kolajeni dışarıdan üç ayrı çeşit olarak alabiliyorsunuz. Marine, Plant veya Animal olarak çeşitleri mevcut. Deniz genelde oral yoldan alındığında etkili olması açısından hap olarak, Bitki kolay emildiği için genelde kremlerde, hayvansal olan ise krem olarak fayda göstermediği için oral veya güzellik kliniklerinde enjeksiyon şeklinde bulunuyor. 

Uzun lafın kısası vegan kolajen takviyeleri de mevcut.


          7. Kaşık demişsin, hangi kaşık?

Bunu doktorunuza danışmanızı tavsiye ederim. Yaş gençken takviye daha az olurken, yaş ilerledikçe takviye arttırılabiliyor. Bu sebeple belki 21 yaşındaki kişi 1 çay kaşığı alırken, 60 yaşındaki bir kişi 2 çorba kaşığı alabilir. Örneğin doktorum bana 1 tatlı kaşığı alabilirsin dedi. Sizde doktorunuza danışarak oranınızı belirleyebilirsiniz.


          8. Tam anlamadım nasıl kullanıyorsun? Suya mı katıyorsun?

Benim kullandığım toz halde olduğu için. Bir bardak suya 1 tatlı kaşığı koyuyorum, 1 tane de efervesan c vitamini atıyorum. Bu şekilde içiyorum. C vitamini ile alınması gerektiği için isterseniz taze portakal suyunun içine de koyabilirsiniz. Ama sizin kullandığınızın hali hazırda içinde C vitamini varsa eklemenize gerek olmayacaktır.


          9. Etkilerini ne zaman görmeye başlarım?

Okuduğum makalelerde farklı tarihler verilmiş olsa da genelde 3 aydan itibaren etkilerini görmeye başlıyorsunuz.

          10. Kolajen sayesinde merdiven çıkarken dizimden gelen ses geçer mi?

Evet Tip 2 kolajen proteini hali hazırda eklem ve bağ dokuda bulunduğu için, bu tarz rahatsızlıklarda faydalı olmaktadır. Bir önceki yazıda da paylaştığım gibi sakatlıklarda da çabuk iyileşmesi açısından bazı doktorlar tarafından kişilere tavsiye edilmektedir.

          11. Kolajen takviyesi sivilce yapar mı?

Bunu da araştırdım, aksine bazı kişilerde sivilcelerde azalma olmuş ve çukur izlerinde biraz düzelme olmuş. Ama akne tedavisi görüyorsanız mutlaka doktorunuza danışarak almanızda fayda var.


Özetlemek gerekirse bilimsel verilere baktığımızda kullanımında bir kayıp yaşamıyor, aksine kazanıyoruz. Sonuçlar mucizevi değil ama mutlu edici.

Makyaj yapmayı evet seviyoruz ama güzel bir cilt olmadıktan sonra dünyanın en güzel makyaj ürününü kullansanız bile kötü duruyor. Ve her geçen saniye cildimizin aleyhine işliyor. Hepimiz farkediyoruz, artık deri kalitemiz 16 yaşında olduğu gibi değil. Ve her geçen sene de daha da bozulacak. Bunlar yaş almanın getirileri.

Yaşlanmak elbette güzeldir, bir gün hepimiz tontoş nineler olacağız. Fakat daha güzel yaşlanmakta elimizdeyken bunu neden kullanmayalım?


Sevgiler


KAYNAK:

* Dr. Rovena Murati for Health Care Magic Q&A
* The collagen in women is structured differently than in men, and is slightly weaker. Dr. Len Kravitz (subcutaneous fat graphic): https://www.unm.edu/~lkravitz/Article%20folder/cellulite2.html
* While it is true that a drop in estrogen can cause weak collagen in older women, just the opposite appears to be the case in younger women. Rossi AB, Vergnanini AL (July 2000). “Cellulite: a review”. J Eur Acad Dermatol Venereol 14 (4): 251–62.
* http://www.prevention.com/eatclean
* RenewAlliance, Inc - Collagen Research - What Age Do I Need to Start Taking Collagen Supplements?
* Sabiston textbook of surgery board review, 7th edition. Chapter 5 wound healing, question 14
* Britannica Concise Encyclopedia 2007
* https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK21582/
* Dr. Josh Axe, DNM, DC, CNS is a certified doctor of natural medicine, doctor of chiropractic and clinical nutritionist' Collagen articles.
* Sikorski, Zdzisaw E. (2001). Chemical and Functional Properties of Food Proteins.
* Mark’s Daily Apple (Mark Sisson) – 10 Reasons to Eat More Collagen
* Singh, O; SS Gupta; M Soni; S Moses; S Shukla; RK Mathur (2011). "Collagen dressing versus conventional dressings in burn and chronic wounds: a retrospective study". Journal of Cutaneous and Aesthetic Surgery. 
* Glycine http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/20093739
* Fratzl, P. (2008). Collagen: Structure and Mechanics. 
* http://www.smartskincare.com/
* Buehler, M. J. (2006). "Nature designs tough collagen: Explaining the nanostructure of collagen fibrils". 
* https://www.energeticnutrition.com
* Walker, Amélie A. (May 21, 1998). "Oldest Glue Discovered". Archaeology.


16 Şubat 2017 Perşembe

Kolajen Nedir? Sağlığınıza ve Güzelliğinize Faydaları Nelerdir? - 1


Kolajen terimi uzun süredir cilt bakım sektöründe pek çok üründe duyduğumuz ve aşina olduğumuz bir terim. 

Peki Kolajen nedir? Ne işe yarar ve en önemlisi hangi şekilde kullanıldığında işe yarar? Biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.

Öncelikle belirtmek isterim ki ben uzman değilim, burada ki paylaşımlarım kendi araştırmalarım doğrultusunda topladığım bilgilere dayanıyor. Yazıda benim herhangi bir kişisel yorumum yer almamaktadır. Dilerseniz sizde bu araştırmaları yapıp, aynı bilgilere ulaşıp bilgi sağlamasını yapabilirsiniz. Yazıda bahsedilen bilimsel verilerin kaynaklarına ise yazının altındaki kaynakça kısmından ulaşabilirsiniz.

Peki kolajen nedir? Kolajen vücudumuzda en çok bulunan proteindir. Özellikle de Tip 1 Kolajen Proteini. Kolajen vücudumuzda kaslarımızda, kemiklerimizde, derimizde, damarlarımızda, sindirim sistemimizde ve tendonlarımızda bolca bulunur. Ölü derilerimizi yenileyen, cildimize güç ve elastikiyet veren kolajendir. Aynı zamanda eklem, bağ doku ve tendonlarımızdaki yapıştırıcı madde de diyebiliriz.

Vücudumuzdaki kolajen üretimi yaşlandıkça azalır. İşte gözle görülür yaşlanma etkilerini sağlayan en önemli faktörlerden birtanesi de budur. Cildimizde kırışıklıklar, derimizde sarkmalar ve eklem ağrıları başlar. Aynı zamanda sigara içmek (KENDİNİZE YAPABİLECEĞİNİZ EN KORKUNÇ ŞEY BENCE), yüksek şeker tüketimi ve yoğun güneşe maruz kalmakta kolajen üretimini baskılayan faktörlerdir.

Şimdi görüyoruz ki kolajen bizim için hayati bir protein. Peki bu proteini dışarıdan almak bize ne gibi faydalar sağlar?


  • Saç ve deri sağlığımız artar; Nem dolu bir cilt, dolgun ve parlak saçlar:
20'li yaşların ortasından itibaren vücutta yaşlanma başlar. Yani vücudumuz bir nevi "eskimeye" başlar. Yaş aldıkça vücutta kolajen üretimi azaldığı için dışarıdan alınan kolajen cildin yaşlanma etkilerini göstermesini azaltır. 35-55 yaş arası kadınlarda yapılan bir araştırmaya göre, 8 hafta boyunca günde 2,5 - 5 gram arası kolajen takviyesi alan kişilerde ciltte gözle görülür bir düzelme, cit elastikeyetinde artış, ciltte yoğun nem depolama ve cilt yüzeyinde pürüzsüzleşme saptanmış. 

Yani şöyle bir baktığımızda gıda takviyesi olarak kolajen alımı, kullanabileceğiniz en pahalı kremlerin etkilerinden çok daha fazla bir etki sağlayacaktır. 

Kolajen aynı zamanda vücuttaki selülit ve çatlak görünümünü de azaltmayı sağlamaktadır. Çünkü vücuttaki elastikiyet azaldıkça, selülit görünümü de daha belirgin olmaktadır. Fakat cilt kalitesi arttıkça, bu görünüm azalmaktadır.

Peki şimdi ilk akla gelen kremler olacaktır. Hani o kolajenli kremler. Bir faydası var mı? Hayır.

Burda mantık elbette şu. Madem ki cildimiz kolajenden yapılıyor ve temel ihtiyacı bu, o zaman kolajen içerikli bir krem sürer, deri kalitemizinde yükselmesini bekleriz. Ama tabii ki bu böyle olmuyor.

Bilim adamlarının bu konuda verdiği güzel bir örnek var. Tuğladan yapılmış bir ev düşünün. Ve sizin bu eve tuğlalar fırlattığınızı düşünün. Bu evin duvarları daha sağlam veya daha yumuşak olur mu? Olmaz. Tuğlalar parçalanıp çevreye dökülür.

İşte aynı mantık kolajen kremi kullandığınızda da işliyor. Kolajen geniş bir moleküldür. Bu derinizin içine penetre olmaz aksine üstünde durur. Yani bir daha ki duşunuza kadar orda sizi bekler. Elbette bu kremler tamamen işe yaramaz değiller. Çünkü kolajenin nem tutma özelliği olması sayesinde cildinizi nemlendirecektir. Ama bu kremlerin cildinize nem dışında bir faydası olmayacaktır.

Yani kolajenin faydalarından yararlanmak istiyorsanız bunu ağızdan almanız gerekmektedir.

  • Tırnak, Saç ve Dişlerin güçlenmesini sağlar
Günlük beslenmenize kolajen eklemek tırnaklarınızın sertleşmesine, kırılmaya karşı dayanıklı olmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda saç dökülmesine de iyi gelecektir. Journal of Investigative Dermatology'de yayınlanan bir araştırmaya göre ECM ve saç folükülleri arasında önemli bir bağ bulunmaktadır. Yan bu da kolajenin saç dökülmesi tedavisinde önemli bir tedavi edici etmen olduğunu göstermektedir.

Bunların yanı sıra kolajenin; eklem ağrılarını azaltma, sızıntılı bağırsak sendromunu onarmaya, metabolizmayı hızlandırmaya ve daha enerjik olmaya fayda sağladığı araştırmalarca ortaya konmuştur. Konumuz daha çok güzellik ve bakım üzerine olduğu için bunları kısaca geçiyorum.

Ek gıda olarak kolajen alırken yanında alınması gereken en önemli madde ise C vitaminidir. Çünkü vücut bu kolajen proteinini üretirken C vitaminine ihtiyacı vardır.

Şimdi gelelim kolajen tiplerine.

İnsan vücudunda bilinen 16 farklı kolajen bulunmaktadır. Ama vücudumuzdaki kolajenin %80-90'i Tip 1,2 ve 3 kolajenden oluşmaktadır. 

* Tip 1: Vücudumuzda en yoğun bulunan kolajendir. Tendonlarda, bağlarda, organlarda ve dermis'te bulunur. Bu kolajen ciltteki yara iyileşmesinde, cilde elastikiyet ve kalite sağlamakta çok önemlidir.

* Tip 2: Kıkırdak doku üretiminde ve bağlamada görevlidir. Eklem sağlığımız Tip 2 kolajenden oluşan kıkırdaklara bağlıdır. Bu sebeple bu da hayatidir.

* Tip 3: Genelde Tip 1 kolajen ile yan yana bulunur ve cilde sıkılık verir. Aynı zamanda kan damarlarında ve kalpte de rastlanır. 

* Tip 10: Kemik diziliminde ve eklem kıkırdaklarında bulunur. Kemik üretiminde ve kemik iyileşmesinde görevlidir.

Kısaca kolajen tiplerinden de bahsettik. Şimdi bu kolajeni peki nasıl tüketeceğiz, nereden bulacağız?

İlki en basiti. Kemik suyu çorba. Özellikle futbolcuların sakatlık döneminde sık sık başvurduğu bir yöntemdir. Her gün yağı alınmış kemik suyu çorba ile beslenen yani hidrolize kolajen alan futbolcuların sakatlıklarının çok daha çabuk iyileştiği gözlenmiştir. 

Ama düzenli bir gıda takviyesi olarak almak isterseniz bunları toz veya hap olarak piyasada bulabiliyorsunuz. 

Ben çok araştırmama rağmen Türkiye'de Tip 1 ve 3'ü bir arada bulamadım. Genelde hep Tip 2 vardı. Bu sebeple de Neocell markasının ürününü Amerika'dan sipariş verdim. (Instagram: alalimguzelleselim)

Benim kullandığım şu:  http://www.neocell.com/products-super-collagen-c-7oz.php
Bu toz halinde ve her gün 1 kaşık suya veya portakal suyuna karıştırarak kullanıyorsunuz. Kolajeni de C vitamini ile almanız gerekiyor. Ben suda eriyen efervesan bir C vitamini ile içiyorum. Ama bu kolajenlerin onlarca marka ve çeşidi var. Yani içinde C vitamini olanları da bulabilirsiniz.

Kullandığım ürünün içinde Tip 1 ve 3 kolajen var. Yani saç, cilt, tırnaklar, eklemler ve kemiklere fayda vaadi var. Arkadaşım Fulya bana bu ürünü tavsiye etmişti, ona da Dr. Mehmet Öz tavsiye etmiş. Bende ürünün pek çok yorumunu okuyup, kullananların yaşadığı değişiklikleri görünce bu ürünü tercih ettim.

Ama dediğim gibi bir çok markada bu ürünlerden bulabilirsiniz. 

Özetlemek gerekirse, dışarıdan sürülecek en pahalı krem bile içeriden gelen etkiyi sağlayabilecek kapasiteye sahip değil. Bu sebeple hiçbir zaman çok pahalı kozmetik kremlere, çok pahalı maskelere ve ürünlere inanan biri olmadım. Çünkü vaat ettikleri mucizeleri gerçekleştirmeleri zaten bilimsel olarak mümkün değil.

Kolajen tozuyla beraber aldığımı Hyaluronik Asit'te var. Bir sonraki yazıda da muhtemelen bundan bahsedeceğim. Hem gıda takviyesi olarak almanın faydaları hemde cilde dışarıdan faydalarından. 

Ama cildinize önem veren, yaşlanma belirtilerini erken görmek istemeyen, daha nemli, ince çizgilerden yoksun bir cilde sahip olmak istiyorsanız bu gıda takviyelerini DOKTORUNUZA DANIŞTIKTAN SONRA, size uygun görülmesi halinde bir düşünün derim.

Ve elbette cildin ve sağlığın en büyük düşmanlarından sigaradan, dost gibi görünen sinsi düşman güneşten uzak durup, bol bol su içmeyi unutmamak gerek.

Ekleme:

Bu yazının ardından en çok sorulan soruların cevaplarını paylaştığım ikinci yazım ise:

http://fashiolala.blogspot.com.tr/2017/02/kolajen-sorular-2.html

Sevgiler.



KAYNAK:

* Sabiston textbook of surgery board review, 7th edition. Chapter 5 wound healing, question 14

* Britannica Concise Encyclopedia 2007
* https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK21582/
* Dr. Josh Axe, DNM, DC, CNS is a certified doctor of natural medicine, doctor of chiropractic and clinical nutritionist' Collagen articles.
* Sikorski, Zdzisaw E. (2001). Chemical and Functional Properties of Food Proteins.
* Mark’s Daily Apple (Mark Sisson) – 10 Reasons to Eat More Collagen
* Singh, O; SS Gupta; M Soni; S Moses; S Shukla; RK Mathur (2011). "Collagen dressing versus conventional dressings in burn and chronic wounds: a retrospective study". Journal of Cutaneous and Aesthetic Surgery. 
* Glycine http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/20093739
* Fratzl, P. (2008). Collagen: Structure and Mechanics. 
* http://www.smartskincare.com/
* Buehler, M. J. (2006). "Nature designs tough collagen: Explaining the nanostructure of collagen fibrils". 
* https://www.energeticnutrition.com
* Walker, Amélie A. (May 21, 1998). "Oldest Glue Discovered". Archaeology.


Merhaba!

Herkese Merhaba!

Hepiniz beni Instagram paylaşımlarım ve Snapchat'te ki kısa hikayelerimle tanıyorsunuz. Okumayı, yazmayı, paylaşmayı çok seven biri olarak bazen bu mecralar o kadar da yeterli gelmiyor. Bazen kelimelere dökerek uzun uzun anlatabileceğiniz konular varken, videolarda, 10 saniyelik hikayelerde yer vermeye çalışıyorsunuz. Ve bu da tabii ki yetmiyor.

Bende geçen gün size snapchat'te sordum. Bu tarz bir blog sayfası açmamı ister misiniz diye. Sizden de olumlu cevap alınca açmaya karar verdim.

Bu sayfada fırsat buldukça ve konu oldukça sağlık, güzellik konularında kısaca cümlelerle geçiştirmek yerine o an aklıma gelen herşeyi anlatabildiğim blog yazıları olacak.

En kısa zamanda görüşmek dileğiyle,

Sevgiler.

Microblading hakkında HERŞEY - Acıyor mu? Süreç Nasıl İşliyor? Ne kadar kalıcı?

Herkese merhaba, Bu yazıda kendi microblading tecrübemden, yaşadıklarımdan, bana göre iyi bir sonuç verip vermemesinden ve araştırdığım bi...